BİSİKLET
Liseyi bitirdiğimde boyum
1.54 cm.di. Evet gırgır geçmiyorum. Bakmayın şımdi 1.80 olduğuma.O yılları
anımsayınca hala yaşadığım karabasanlar aklıma geliyor. Yere bakardım. Yer
burnumun dibinde. Nah şurada duruyor. Bir kızın yanına gidip arkadaşlık
teklif filan edemezdim. Yanlış hatırlamıyorsam Türkiyede kızların boy
ortalaması o yıllarda 1.60 dı. Şimdi bu sınır sanırım biraz yükseldi.
Neyse durum ortada işte kızların ortalamasından daha aşağıda boya sahip
olduğumdan sorunlu olup çıkmıştım. Ne yapayım diye kara kara düşünürken
aklıma beden eğitimi öğretmenim Metin ERKUŞ'a danışmak geldi. Kendisini
ağabey gibi yakın hissettiğimden derdimi ona açmaya karar verdim. Beni
dinledikten sonra şöyle bıyık altından güldüğünü anımsar gibiyim. Neyse
canım şimdi yazarken zaten ben de gülüyorum halime. Bana dedi ki: Memet...
Ya basketbol oyna, ya da bisiklete bin. Basketbol neyse de bisiklet
konusunda biraz şaşırdığımı görünce de ilave etti. Senin yaşındakilerde
boyu uzatır. Ama unutma. Otobüse yetişmek için koşmak spor değildir. Bir
çalışmanın spor olması için düzenli yapılması gerekir. Yıl 1970. O
zamanlar henüz "Beyaz Gölge" dizisi televizyonlardan yayınlanmadığından
öyle her okulun bahçesinde veya köşe başlarında basket potası yok. Yok ama
bizim kömürlükte babamın abime aldığı ama onun bir heves kullanıp daha
sonra bozulunca bir köşeye bıraktığı Zapka marka bisiklet var. Ben onu
alıp bir güzel tamir ettikten sonra başladım pedal basmaya. Mevsim yaz ve
biz o zamanlar Fatih'te oturuyoruz. Hocanın dediği gibi başladım
çalışmaya. Saat 4 veya 5 civarında atlıyorum bisikletin selesine,
Saraçhane, Aksaray, Yenikapı, Sahil yolundan Ataköy yapıp bir meyva suyu
içtikten sonra gerisin geri dönüyorum. Hava şartları elverdiği günlerde
ben bunu 3 sene yaptım. Sonuç: Bildiğiniz gibi. 1.80 boy ama bisikletten
dolayı sadece bacaklarım(1.10 cm.) ve kollarımın boyu uzamış oldu.
Hayatımın en güzel yılları o yıllardı diyebilirim. Öncelikle boyumun
giderek uzaması moralimi yerine getirmişti. Sahil yolunda bisiklet
çalışırken diğer bisikletli kişilerle tanışıp yeni arkadaşlar
ediniyorken doğal olarak bunların arasında kızlarında olması çalışmanın
sürekliliği konusunda itici bir etken oldu. Arkadaş gurubumuzla birlikte
hafta sonları uzak mesafelere de pedal basıyorduk. O zamanlar yeni yeni
parlamaya veya diğer bir deyişle beton yığını haline gelmeye başlayan
Kumburgaz'a veya Şile'ye geziler düzenliyorduk. Güney'e bir gezi yapalım
dedik ama bir türlü gerçekleşmedi. Hala yanarım gitmediğimize. En uzak
gittiğim mesafe Tekirdağ'dır. O zamanlar bisiklet olarak en tanınmış
marka Pejo. Ortada ne Şimano vitesler var. Ne de Dağ bisikletleri.
Aslında şu dağ bisikletleri hakkında bir iki söz söylemek gerekir. Bilen
bilmeyen alıp kullanıyor. Veya çocuklarımıza alıp veriyoruz. Ama
tekerlek lastikleri toprak zeminlere uygun yapıldığından asfalt
zeminlerde sürtünmeyi arttırdığından gençleri gereksiz yere yormaktan
başka bir işe yaramaz. Onun için tekerlek seçimini iyi yapmalı ve
gençleri uyarmalıyız derim. Son olarak şunu söyleyebilirim ki; Bisiklet
bedendeki pekçok kas gurubunu çalıştırması açısından iyi bir spor olduğu
gibi refleksleri arttırıcı özelliğini ile de beyni sürekli
çalıştırmasını gözardı etmememeliyiz. Çocuğunuzun boyunun uzaması için
buluğ çağından önce ve hemen bitiminde düzenli olarak çalışmasını
önerebilirim. Ama öncelikle Metin ERKUŞ öğretmenin sözünü unutmayalım.
"Otobüse yetişmek için koşmak spor değildir."
23.02.99
Memet Karabulut